Çölün ortasında adeta bir vaha. ABD’nin Nevada eyaletinde. Lüks, ihtişam ve büyüklüğüyle
bir cazibe merkezi. Eğlence seçenekleri, kumarhaneleri ve otelleriyle her yıl
40 milyon turisti mıknatıs gibi kendine çekiyor. Dünyanın ünlü binalarının benzeri ihtişamlı
otelleriyle dünya turuna çıkarıyor. İşte, Las Vegas...
Devasa koridorlardan geçerek
asansörün yerini bulmayı başarıyorum. Asansörden inince tam lobiye geldiğimi düşünürken
yine kaybolduğumu fark ediyorum ve sinirleniyorum. “Yine mi?” diye kendi kendime
söylenirken, ortada dikilen boylu poslu görevlinin yardımıyla nihayet lobiye ve
kumarhaneye açılan bölüme varıyorum. Rengarenk kollu makineler, poker masaları, insan kalabalığı birden
neşemi yerine getiriyor. Etrafı meraklı bakışlarla süzdükten sonra casino’nun
büyüsüne oradakiler gibi ben de kapılıyorum. Kollu renkli makineleri denemeye
karar veriyorum. Renkli makinenin başına geçerek, yandaki para girişine beş
dolar koyuyorum ve şansımı deniyorum… Amerika’nın Nevada eyaletinde eğlence ve kumarhaneleriyle meşhur Las Vegas’taki
heybetli ve ihtişamlı otellerde bu manzarayı her an yaşamanız işten bile değil.
Çöl üzerinde kurulu şehir, dört, beş bin odalı ve farklı temalardaki otelleri,
kumarhaneleri, eğlence ve alışveriş merkezleriyle tanınıyor. Kocaman bir cadde boyunca sayıları yirmi beşi geçen
oteller dünyanın her yerinden milyonlarca turisti buraya çekiyor. Buradaki otelleri
görünce kafamdaki otel kavramını değiştiriyorum.
Venedikte miyim ne?
Las Vegas otelleri, anlatmaya değecek
özelliklere sahip. Her otel dünyada tanınan önemli bir mimari eserin benzeri şeklinde
inşa edilmiş. Dünyanın cazibe merkezleri olan Venedik, Eyfel Kulesi, New York,
ortaçağ şatosu Excalibur, Mısır piramidi şeklindeki Luxor ve daha niceleri...
Kalmak için The Venetian otelini tercih ediyoruz. Venedik’in benzeri olarak inşa edilmiş, binlerce odaya
sahip. Otelde gondolla tur yapmak bile mümkün. Her otel ayrı bir dünya sunuyor
size. Adeta bir kasaba büyüklüğünde, alışverişmerkezi, restoranları
ve eğlence olanaklarıyla günlerce
dışarı çıkmadan yaşayabileceğiniz olanakları var. The Venetian’ın alışveriş merkezi
Venedik sokakları gibi tasarlanmış. Mağazadan mağazaya geçerken kendimi gerçek Venedik’teymiş
gibi hissediyorum. San Marco Meydanı ve büyük kanalları birebir kopya etmişler.
Otellerde odanıza çıkmak için mutlaka casino’ların ve alışveriş merkezlerinin önünden
geçmeniz gerekiyor. Geçerken de bunların cazibesine kapılıp birkaç saat harcamayan
turist de yok gibi.
Otellerde dünya turu
Las Vegas Bulvarı üzerinde sıralanan
otellerin hepsi farklı konseptleriyle saatler harcamaya değecek farklılıklar sunuyor.
Zaten şehirde yapılabilecek en güzel şeylerden biri de kendi oteliniz dışındaki
otelleri gezmek ve farklı konseptleri yakından görmek... Zaten her otelin
içine, alışveriş merkezine ve casino’suna dışarıdan girişler serbest. Çevrede
çekik gözlü ve Japon olduğunu tahmin ettiğim turistler hayranlık dolu bakışlarla
otellerin fotoğrafını ardı ardına çekiyor. Ben de eski Roma temasını kullanan
Ceasers Palace’a giriyorum.Kendimi bir anda eski çağlarda
hissediyorum. Sağda solda gördüklerimin hayranlığıyla ağzım açık kalıyor adeta.
Heybetli, olabildiğince büyük kapıya sahip kocaman otele eski Roma havası hakim. Kapıdaki
güvenlik görevlileri bile Roma askerleri gibi giyinmiş. Çok detaylı gezemesem
de bu oteldeki gezim birkaç saatimi alıyor. Zaten tam gün harcasam bile otelin her yerini göremeyeceğimi
fark ediyorum. Yorulduğumu hissediyorum. Oteller birbirine yakın görünse de bir
hayli yürümeyi gerektiriyor. Bir günde çok fazla oteli gezmeye çalışmamak gerektiğini
anlıyorum. Ama Las Vegas’ta Strip denilen bulvardaki otellerin
hepsini gezdiğinizde kendinizi
küçük bir dünya turu da yapmış sayabilirsiniz. 25 otelin hepsi ayrı bir temayla
inşa edilmiş. New York’u, Monte Carlo’yu, Venedik’in kanallarını, Hollywood’un ışıltılı
dünyasını burada bulabilirsiniz. Eski Roma’da yemek yedikten ve Mısır
piramitlerinin gizemini keşfettikten sonra, dünyanın en ünlü sanatçılarını da
seyredebilirsiniz. Mirage, çöldeki vaha temasını kullanmış.
Bellagio, su konseptine sahip. Kocaman havuzu var. İçinde müze bile bulunuyor.
Su ve ışık gösterileriyle büyüleyici bir atmosfer sunuyor. Ceasar’s Palace,
Forum Shops adlı alışveriş merkezine ev sahipliği yapıyor. Ünlü film şirketinin
oteli MGM, 5 binin üzerinde odaya sahip. Bulvar üzerinde en son açılan ve en yeni otel Wynn. İçinde
sadece 19 restoran olduğunu öğrenince büyüklüğünü kestirmem zor olmuyor.
Yılda 40 milyon insan
Puslu Nevada çöllerinin hemen yakınındaki
yapay cennet Las Vegas, beş kilometrelik
bir bulvardan oluşuyor. Havasının
kuruluğu başta dudağımı ve cildimi kurutuyor ama zamanla alışıyorum. Yılda 40
milyona yakın turist çekiyor bu yapay cennet. Kuruluş hikayesi de bir hayli
ilginç. Burası, 1800’lerde Kaliforniya’ya giden yolcular ve atlar için su ve
yiyecek ihtiyacını karşılayan durak yeriymiş. Amerikan hükümetinin 1930’larda
Hoover barajını burada inşa etmesiyle şehrin de kaderi değişmiş. Zamanla kumar
oynanması resmi hale gelmiş. Şu anda Nevada,
ABD’de kumar ve fuhuşun yasal olduğu tek eyalet.
İlk büyük kumarhane El Rancho 1941’lerde
kurulmuş. Ama zamanla buradaki mafya devre dışı bırakılarak turistik bir şehir
haline getirilmiş ve kumar yerini ‘oyun oynamak’ terimine bırakmış. Ailelere hitap eden
tatil merkezine dönüştürülmüş. Güzel ve temalı oteller açılmaya başlanmış.
Kayıp maaşlar şehri
Yazın sıcaklığın 45 dereceye kadar
yükseldiği şehirde 1.5 milyon insan yaşıyor. Çoğu geçimini turizmden kazanıyor.
Hatta Las Vegas’ı ‘kayıp maaşlar’ şehri olarak adlandırıyorlar. Şehre bu ismin verilmesi de anlamlı
geliyor. Çünkü her an, her yerde para harcama gereği hissediyorsunuz. Çok
renkli ortamlar olan birkaç futbol sahası büyüklüğündeki casino’larda zaman kavramını
unutarak saatlerce makine başında üçlü işaretleri tutturmaya çalışırken
kendinizi bulabilirsiniz. Yaptığım birkaç deneme, makinelerde kazanma olasılığının
çok da yüksek olmadığını gösterdi. Sanki makinelerin yazılımları kazanmama üstüne
kurulmuş gibi. Zaten her oynayan kazansa Las Vegas’ta işletmeciler nasıl para
kazanacak! Öyle değil mi? “Aşkta kazanırım” diyerek kendimi
avutuyorum. Zaten yapay cennet ‘aşkta kazanırım’ diye avunan turistlerin
paraları üzerinde dönüyor.
Lüksün lüksü
Aklınıza gelebilecek en lüks otel
ve hizmeti bulabiliyorsunuz, bu vahada. Sanki dünyadaki kriz ve sefalet hiç
buraya uğramamış diye düşünüyorum. Büyüklük, ihtişam, lüksün lüksünü bu şehirde görebilirsiniz.
Ama yasak olmasına ve polis tarafından hemen uzaklaştırılmalarına karşın dünyanın
her yerindeki adaletsizliğe burada da tanık oluyorum. Köşe başlarında dilenenlere
rastlayabiliyorsunuz. Tesadüfen tanıştığım ve orada yaşayan bir Türk’ten, bu ışıltılı
dünyanın ötesinde başka gerçekler olduğunu dinliyorum. Birkaç kilometre ötede
sefalet de yaşanıyor. Las Vegas’ın turistik kısmı olan bulvar dışında şehir
merkezinde içinde fakirinin de olduğu farklı bir yaşam akıp gidiyor. Yani şehrin
yerleşik halkı bu kadar lüks içinde yaşayamıyor. Şehrin eğlence ve oteller dışındaki
diğer bir gelir kaynağı ise fuarlar. Her yıl onlarca fuarın düzenlendiği şehirdeki
en ünlü fuarlardan biri de Tüketici Elektroniği Fuarı yani CES. Vegas, teknoloji
firmalarına da ev sahipliği yapıyor. Bazıları burada kuruluyor, bazıları da
buraya taşınıyor. Las Vegas’ta dünyanın her yerinden gelen turistlere rastlayabiliyorsunuz. Ama etrafta en çok Uzakdoğuluları görürsünüz. Lüks ve eğlence
algınızı
tamamen değiştirecek şehirden
ufkunuz genişleyerek ve yeni şeyler öğrenerek ayrılabilirsiniz.
Bir şova gitmek şart
Geceleri ışıltısıyla göz kamaştırıyor, Las Vegas. Burayı
ziyaret edenlerin mutlaka şovlardan birine gitmesi de gerekiyor. Hazine Adası
(Treasure Island) otelinin tiyatrosunda Cirque du Soleil de Mystere şovu
var. New York New York’ ta, Zumanity şov. Her otel konuklarına yönelik
olarak su gösterisinden tiyatro gösterisine kadar çeşitli gösterileri bedavaya
sunuyor. Ancak şovlara para vererek girmek gerekiyor. Dünyanın en ünlü şovlarını
burada izlemek mümkün. Biz de Zumanity’yi tercih ediyoruz. Farklı
bir sirk gösterisi şeklindeki şov’da çıplaklık, komedi ve müzik teması bir
arada kullanılmış. Seyirciler de sahneye çıkartılarak şova renk ve farklılık
katılmış. Bolca güldüğümüz şovdan mutlu ayrılıyoruz.
Tüm dünya mutfakları var
Nevada’nın bir kasabası olan Las
Vegas’ta dünya mutfaklarının çok güzel ve leziz örneklerini sunan restoranlara gidebilirsiniz.
Amerikan mutfağı dışında Çin, Fransız, Japon, İtalyan, Tayland mutfaklarının en
güzel örneklerini burada tadabilirsiniz. Şehrin temasına uygun olarak çok lüks ve
pahalı restoranlar var. Las Vegas’taki tek Türk restoranı LV’s Turkish Kitchen.
Valentino’s, Renoir, Panda Arizona, Prime, Buffalo’s tavsiye edilen
restoranlardan.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder