25 Haziran 2010 Cuma

Portekiz'in 7 tepeli şehri

Kaşifler ve denizciler ülkesi Portekiz’in başkenti Lizbon, yedi tepeli bir şehir. İnişli, çıkışlı yolları, daracık sokaklarıyla da İstanbul’u hatırlatıyor size. Atlantik Okyanusu kıyısında. Tarihi, anıtları, kocaman meydanları, Fado müziği, deniz mahsulü ağırlıklı mutfağı ve müthiş denizcilik geçmişiyle ziyaretçilerine çok şey vaat ediyor. En eski mahallesi Alfama’da, çini desenleriyle kaplı birbirinden güzel binaların arasında ve dar sokaklarda kendinizi geçmiş yıllarda yaşıyormuş gibi hissedebilirsiniz.

Sarı tramvay, dış duvarlarını birbirinden güzel çinilerin süslediği tarihi binaların arasından yavaşça ilerliyor. Tramvayın içindekiler gibi ben de bir gözüm etrafta, diğer gözüm tramvaya asılan çocuklarda takılı kalıyorum. Daracık sokaklarda ilerleyen tramvayın camından çevredeki tarihi dokuyu en ince ayrıntısına kadar kanıksamak istercesine pür dikkat kesiliyorum. Birbirinden güzel binalarda geçirilen yaşamları hayal ediyorum. Bir durak sonra inerek, bu tarihi dokunun keyfini yürüyerek çıkartmaya karar veriyorum.
Burası Portekiz’in başkenti Lizbon’un en eski mahallesi Alfama, Lizbon’un okyanus kıyısındaki tarihi kısmı. Yokuşlu, inişli, çıkışlı sokakları bana İstanbul’u hatırlatıyor. Mavi, yeşil, kırmızı dahil her renkte çinilerle dışları kaplanmış binalara hayran kalıyorum. Çininin merkezi olan ve bina içinde bu malzemeyi çok kullanan bir ülke olarak, binaların dışında neden kullanmayı akıl etmediğimizi düşünmeden edemiyorum. Birbirinden güzel binaların arasında kendimi geçmiş yüzyıllarda hissediyorum adeta. Bol yokuşlu sokaklarda yoruluncaya kadar dolaşıyorum. Apartman altlarındaki hediyelik eşya satıcıları ve antikacılarına bakmayı ihmal etmiyorum.
Güneybatı Avrupa’nın en ucundaki İber Yarımadası üzerinde yer alan Portekiz’in başşehri, Lizbon. Tejo nehrinin oluşturduğu haliç üzerine kurulu, Atlantik Okyanusu’nun kıyısında. Tagus Nehri’nin okyanusa döküldüğü yerde bulunuyor. Üç milyona yakın nüfusu bulunan şehrin en ilgi çeken özelliklerinden biri İstanbul gibi yedi tepe üzerinde kurulmuş olması. Lizbon, dünya tarihine pek çok kaşif ve keşif kazandırmış Portekiz’in en önemli şehri.
Hüzünlendiren müzik Fado
Alfama sokaklarında dinlenmek için gözüme kestirdiğim şirin kafeye giriyorum. Ayak sızımı hafifleten nefis kahveyle enerjim yerine geliyor. Bu kez Rua Agusta caddesini, kenti en büyük meydanı olan Comercio’ya bağlayan güzergahı seçiyorum. Kemerli yüksek kapı Arco Triunfal’ın (Zafer Takı) altından geçiyorum. Kocaman meydanda yeteneklerini sergileyen amatör sanatçıları seyre dalıyorum. Bandomim yapan birinin hareketlerini o kadar beğeniyorum ki, para vermeyi de ihmal etmiyorum. İnsan selini takip ederek, bir sonraki durak olarak limana doğru yollanıyorum. Burada Praça do Comercio yani Ticaret Meydanı bulunuyor. Bu yapı, muhteşem mimarisiyle göz kamaştırıyor. Bir zamanlar gemilerle gelen ürünlerin pazarlandığı yapı, eski ihtişamından çok şey kaybetmemiş. Liman aslında deniz kenarında değil. Şehir, Tejo nehrinin göl haline gelmiş sahilinde kurulu. Denizden gelecek saldırılardan korkulduğu için sahil kenarında yapılaşma olmamış. Bir saatlik incelemeden sonra Rua Augusta’ya geri dönüyorum. Küçük taşlarla baş döndürecek şekilde özenle tek tek örülmüş kaldırımları inceliyorum. Bu kadar taşı tek tek yerleştiren ustalara içimden saygı duyuyorum. Benden ayrılarak alışverişe çıkan arkadaşımla da bu meydanda tekrar buluşuyoruz. Bir süre etrafı seyrettikten sonra kararan hava dolayısıyla yemek vaktinin de geldiğini anımsıyoruz. Fado müzik eşliğinde enfes okyanus ürünlerini tatma fırsatı bulacağımız restorana doğru hızlı adımlarla yollanıyoruz. Alfama Mahallesi, Fado müziğiyle ünlü. İnsanı hüzünlendiren müzik nağmelerini restoranlardan geçerken duyuyoruz. Fado, eskiden savaşlarda, denizde kocalarını, kardeşlerini kaybeden kadınların duygularını anlatan bir müzik. İnsanı ağlamaklı yapan bir tarzı var, bir o kadar da gururlu. Kocaları savaştan ya da denizden dönmeyen kadınların evlerini geçindirmek için dilenirken söylediği nağmelerden oluştuğunu öğreniyoruz. Fado zaten Latince kader anlamına geliyor. Acıklı ezgilere sahip Fado müziği, gidip gelmeyen sevgiliyi, deniz yolculuğuna çıkıp dönmeyen eşleri anlatır. Şirin ve küçük restoranda ısmarladığımız deniz mahsullerini iştahla yerken, şarkı söylerken gözlerini kapatan Fado sanatçısını keyifle dinliyoruz. Müzik her ne kadar hüzünlendirse de yiyecekler neşemizi yerine getiriyor. Porto şarabı, şehirde denenebilecek en güzel içkilerden. Gecenin geç saatlerine doğru ise iyi bir uyku çekmek ve bir sonraki gün için enerji toplamak üzere otelimize yollanıyoruz. Otelimiz Lizbon’un yeni şehir tarafında yer alıyor. Yeni şehir ise her yerde görülebilecek, plazalar, apartmanlar ve ofis binalarından oluşuyor.
Kaşifler için anıt
Lizbon’daki ikinci günümüzde hedefimiz Alfama’nın en tepesindeki San Jorge kalesi oluyor. Tramvaydan indikten sonra daracık sokaklardan güç bela yürüyerek tırmanıyoruz kaleye. Kalenin burçlarına kadar çıkıyoruz. Çevresinde korkuluk olmayan bazı yerlerine çıkarken aşağıya bakmamaya özen gösteriyorum. Yükseklik korkusu olanların zorlanabileceği en üst kısma çıkarak şehri bir de tepeden izliyoruz. Kaleden şehrin manzarası ayrı bir güzel görünüyor. Bu kez tramvayla şehrin bambaşka bir semtine, Belem'e gidiyoruz. 1515 yılında yapılan Belem Kulesi en önemli anıtlarından birisi. Portekiz denizciliğini temsil ediyor. 1775 yılındaki depremden sağlam kalmış nadir yapılardan birisi. Belem'in ikinci büyük anıtı ise Jeronimos Katedrali. Vasco da Gama’nın, Hindistan yolculuğuna çıkmadan önce bütün gece burada dua ettiği söyleniyor. Ferdinand Macellan, Bartolomeu Dias, Gonçalo Coelho Kaşifler Anıtı’nda yer alan ünlü denizciler arasında. Belem’de de Portekizli kaşiflere dair pek çok bilgiyi öğrenme şansı buluyoruz. Kısa Lizbon seyahatimizi olabilecek en güzel anılarla bitiriyoruz. Bir daha gelebilmek umuduyla geri dönüş yoluna geçiyoruz.

LİZBON
Uçuş süresi: Aktarmalı 7 saat
Para birimi: Euro
Saat farkı: İki saat geri
Resmi dil: Portekizce
Sıcaklık: Yaz ayları sıcak, kışın soğuk geçer
Nüfus: Yaklaşık 3 milyon
Vize: Türk vatandaşlarına vize uygulanıyor.

Görülmesi gerekenler
* Belem Kulesi: İstanbul'daki Kız Kulesi benzerinde bir yapı. Denizin içinde olan bu yapı, eskiden sefere çıkan denizcileri gözlemleyebilmek için inşa edilmişti.
* İsa Heykeli: Lizbon'da oldukça dikkat çekici yapılardan bir tanesi Brezilya'nın, Portekiz'e hediye ettiği İsa Heykeli'dir. Bu heykel yüksek bir binanın tepesinde bulunuyor. Lizbon'da oldukça meşhur olan asansörlerle bu yüksek binanın en tepesine çıkıyorsunuz. İsa heykelinin kollarının arasından bütün Lizbon'u seyre dalıyorsunuz.
* Asansör (Elevador): Lizbon'da asansörlerin çok değişik bir yeri var. Bu şehirde bulunan asansörler, binaların içinde değil dışında bulunuyor. Bu asansörler genellikle turistik amaçlı kullanılıyor. Şehri en güzel şekilde tepeden seyretmek isterseniz, asansörlere binebilirsiniz. Santa Justa sokağında bulunan 1911 yılında yapılmış olan asansör, Lizbon'da bulunan asansörlerin en meşhuru.
* Oceanarium: Lizbon'da bulunan bu akvaryum, Portekizlilerin denizcilik geçmişine ne kadar sahip çıktıklarının bir göstergesi gibi.
* Kraliyet Sarayı: Yıllar boyunca kralların yazlık mekanları olarak kullanılan bu sarayın dış mimarisi kadar, iç mimarisinde kullanılan çiniler oldukça dikkat çekici. Portekiz'de bulunan birçok yapıda kullanılan çini desenler Lizbon'a ayrı bir özellik katıyor.
* Jeronimos Manastırı: 1496'da Kral I. Manuel tarafından yaptırılan bu bina, Lizbon'un simgeleri arasında yer alıyor. Manastır'ın yapımında kullanılan çeşitli mücevherler bu yapıya oldukça zengin bir görüntü kazandırıyor.

Mutfağı deniz ürünü ağırlıklı
Portekizlilerin mutfağı deniz ürünlerinden oluşuyor. Balıkçılığın oldukça önemli olduğu ülkede başta Lizbon gibi liman şehirleri olmak üzere balığa oldukça önem veriliyor. Sabah kahvaltılarında bile deniz ürünleri ağırlıklı tüketiliyor. Yemeklerinde baharat ve değişik sosları kullanıyorlar. Bu soslar da, zeytinyağı başta olmak üzere tereyağı kullanılarak yapılıyor. Lizbon'da balığın her çeşidini bulmanız mümkün. Özellikle balık çeşitlerinden sardalya kızartmasını deneyebilirsiniz. Lizbon'da deniz ürünlerinin sunulduğu birçok restoran var. Balık dışında Portekiz mutfağında önerilen yemek, Lizbon usulü ciğer. Bizim ciğer sote yemeğine benziyor. Pasta, kek, poğaça gibi pastane ürünleri Lizbon’da oldukça ünlü. Henüz yeni çağa yenik düşmemiş pastanelere adım başı rastlayabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder