14 Ağustos 2010 Cumartesi

Kanal, gondol ve bir de karnaval

Adalardan oluşan ve kanalların birbirine bağladığı bir şehir, Venedik. Dünyanın en çok turist çeken şehirlerinden biri olan ve İtalya’da bulunan Venedik, tarih ve romantizm sevenlere çok şey vaat ediyor. 118 adacık üzerine kurulu bir ada şehir olan Venedik'te, adacıkları birbirinden ayıran 170 kanal ve birbirine bağlayan 400 köprü bulunuyor. Şehir, gondolları, kanalları ve maskeli karnavallarıyla tanınıyor.

Hanife Baş

“Gondola, gondola, gondola…” Uzun boylu, yapılı gondolcu, adaya ayak basan turistleri, gondoluna çekebilmek için var gücüyle bağırıyor. Diğer yanda şakalaşıp, ses çıkararak dikkat çekmeye çalışan arkadaşları. Ama çabaları boşa gidiyor. Deniz motorundan inerek adaya ayak basan turistlerin çoğu, gondol turunu sonraya bırakarak, San Marco meydanını keşfe dalıyor. Adalar üzerine kurulu olan Venedik’in en büyük adası San Marco, ilk adımda kalabalığıyla sizi kendine çekiyor. Tarihi yapılar arasında insan seline kapılıp, ilerlerken cazibesine kapıldığımız yapıları ölümsüzleştirmek için fotoğraf makinelerimize davranıyoruz.
Grup halinde ilerlerken, bir yandan rehbere kulak veriyoruz: “Venedik, Kuzey İtalya'nın doğusunda Adriyatik denizi kıyılarında karaya 4 kilometre uzunluğunda kara ve demiryolu köprüsü ile bağlanan, yaklaşık 118 adacık üzerine kurulu bir ada şehir. Venedik'te adacıkları birbirinden ayıran 170 kanal ve birbirine bağlayan 400 köprü bulunuyor. Bu adaların en büyüğü ise üzerinde bulunduğumuz San Marco.” San Marco meydanının iki tarafında tüm ihtişamıyla karşımızda duran tarihi binaları inceliyoruz. Şehrin en güzel anıt binalarından Dükler Sarayı ve Sansoviane Kütüphanesi’nin her iki yandan sınırladığı bu geniş alan San Marco Kilisesi ile sonlanıyor. Rehberimiz, alanın yüzyıllar önce pazaryeri olarak kurulup, kullanıldığını ancak 1536yılından sonra meydanın temiz tutulması amacıyla burada pazar kurulmasının yasaklandığını anlatıyor. Alanın denize bakan kısmına geçiyoruz, iki tarafta yer alan birer sütun ilgimizi çekiyor. Birinin üzerinde San Marco'dan önce şehrin koruyucusu olan Bizans Kraliçesi Teodora'nin heykeli, diğerinde ise, kentin koruyucusu Aziz Marco'yu temsil eden ve Venedik'in de sembolü olan bronz bir aslan heykeli bulunuyor. Meydandaki Dükler Sarayı ise, pembe Verona mermeri ve beyaz Istra taşından yapılmış görüntüsü ve gotik üslubuyla dikkat çekiyor. Venedik dukalarının ikametgahı ve yönetim merkezi olmuş. Sansovino Kütüphanesi ise, meydanın batı tarafında bulunuyor. Oldukça zengin ve nadir eserlerin bulunduğu bir kütüphane. Saat Kulesi ise, meydanın doğusunda. Kulenin üzerinde yer alan terasta bronz döküm olarak yapılan bir çan ve ellerindeki balyozlarla saat başı vuran iki erkek heykeli yer alıyor.
Venedik batıyor
San Marco meydanındaki bu etkileyici binaları geride bırakıp, gruptan ayrılarak adanın biraz daha iç taraflarını keşfe çıkıyoruz. İlk önümüze gelen yola sapıyoruz. Daracık ve insan selinin bulunduğu ara sokaklar bizi kanallara götürüyor. Gondolla gezenleri seyrediyoruz. Diğer yanda sıralanan maske dükkanlarına girmeden edemiyoruz. Tarihten beri maskeli balolarıyla ünlü Venedik’teki şahane maskeleri büyük beğeniyle inceliyoruz. Hatıra olması için birkaç tane satın alıyoruz. Venedik’te her kanal bir adacıktan diğerine köprüyle bağlanmış. Kısa mesafelerle geçtiğimiz köprüler, adacıkların ne kadar küçük olduğunu gösteriyor. Zaten Venedik’te alan çok az. Binalar tamamen birbirine bitişik nizamda yapılmış. Hepsi yüzyıllık, barok, gotik tarzdaki binaların çoğunun temeli suyun üzerinde. Zaten, Venedik’te otomobil ve bisiklet kullanılmıyor. Herkes, her yere yürümek zorunda ya da kanallarda deniz araçları ve gondollar kullanılıyor. Binalara, kanallardan su motorları ve gondollarla ulaşılıyor. Her konutun önündeki deniz araçları dikkatimizi çekiyor. Daracık ve birbirinin benzeri sokaklardan geçerek geldiğimiz yere dönüyoruz ve grubumuza tekrar katılıyoruz. Venedikli rehberin küresel ısınmanın şehre etkisi ile ilgili söyledikleri bizi şaşırtıyor: “Her geçen yıl kanallardaki su seviyesi yükseliyor. Bu nedenle çoğu kişi Venedik’in batacağını söylüyor. Binaların alt katları şimdiden kullanılmaz hale geldi. Burada yaşam alanı kayboluyor. Farklı çözümler bulmaya çalışıyoruz.”
Zaten, tarihte tacirleri ve zenginliğiyle ünlü Venedik’in nüfusu giderek azalıyor. Geçmişteki parlak dönemlerinde 300 bin nüfusa sahip şehrin nüfusu 60 binlere gerilemiş durumda. Şehrin sakinlerinin çoğunu da yaşlılar oluşturuyor. Adanın en büyük geçim kaynağı turizm. Zaten yılda 40 milyon turist çektiğini duyduğumda şaşkınlığımı gizleyemiyorum. Venedik, daha çok balayı turizmi ve romantik seyahatler için tercih ediliyor. Yeni evli çiftlere ve gelinlik ve damatlıkla romantik gondol turu yapan çiftlere sıkça rastlamak olağan. Dünyanın her yerinden gelen insan seli adeta bir dünya mozaiği oluşturuyor. Adaları gezdikten sonra meydanda tekrar bizi diğer adadaki otelimize götürecek motora binmeden önce bir yorgunluk kahvesi içiyoruz. Venedik’in tarihteki ve günümüzdeki ününü hak ettiğini düşünmeden edemiyoruz.


Gondol turu
Venedik’e gidenlerin yapmadan dönmemesi gereken bir tur, gondol turu. Kanalların bulunduğu şehirde gondola, San Marco adasının hemen girişinde ve şehrin aralarındaki kanallarda tur için binmek mümkün. Biz rehberin uyarılarına kulak vererek daha ucuz bir tur bulabilmek için iç taraflara gidiyoruz. Pazarlık sonunda altı kişi 90 Euro’ya gondolcuyla anlaşıyoruz. Kendilerine özgü denizci bluzu veya kazağı ile renkli kurdeleli hasır şapkaları giyen gondolcular, daha fazla para vermeniz durumunda size serenat da yapabiliyorlar. Gondolcu şarkısını mırıldanarak, tek kürek çekimi ile gondolu ileriye sürerken, günün yorgunluğuyla oturduğum kırmızı koltukta çöküp kalıyorum. Ara kanallardan geçerken geçmişteki halini kafamda canlandırmadan edemiyorum. Geldiğimiz bir dört yıl ağzında gondolcunun uyarısıyla dört adanın birleşme noktası olduğunu anlıyorum. Sakin ve sarsıntısız bir tur, gondolla dolaşmak. Gondolcu bize Marco Polo’nun evini de gösterdikten sonra ara kanallardan büyük kanal olan Grand Canal’a çıkıyor ve oradan bizi aldığı yere geri bırakıyor. 40 dakika gibi bir sürede eşsiz bir deneyimle şehri kanallardan görme şansı da buluyoruz.


Balık türü yemekler
Bir deniz ve kanallar şehri olan Venedik’te önerilebilecek en iyi yemek balık. Ama fiyatlar da, özellikle turistlerin yoğun oldugu meydanlarda, San Marco civarında yer alan lokantalarda turistik, dolayısyıla ara sokaklardaki restoranlarda daha ucuz yerler bulmak mümkün. Balığınızın siparişini vermeden önce sizin icin hazırlanacak balığı görürseniz iyi olur. Hesabı ödemeden önce de muhakkak kontrol edin. Cipriani Restaurant, La Caravella, Do Leoni Restaurant, Caffe Quadri, Granda Canal, Harry’s Bar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder